Bir ev olduğunuzu hayal edin. Zihniniz, ruhunuz, duygularınız ve bedeniniz temelinizin köşelerindeki sütunlardır. Sütunlarınız sağlam ve taşıyıcı mı? Dolaplarınızda atılacak şeyler, odalarda dağınıklık var mı? Evinizin odaları tam istediğiniz gibi mi döşenmiş? Yeterince mekân, ışık ve huzur mevcut mu? Yoksa içsel eviniz kıyı bucak şöyle iyi bir temizlik ve esaslı bir elden geçirme mi istiyor?

Aslında varlığınızın evini çocukluğunuzdan bu yana çoğunlukla başkalarının tasarılarına dayandırmışsınızdır. Yaşamınızı yeniden biçimlendirmek için gereken her kaynak elinizde olsa, hangi tercihleriniz farklı olurdu? Hangi duvarları yıkardınız?

Yeniden biçimlendirme eski yapının enine boyuna araştırılmasıyla başlar. Yaşamakta olduğunuz ev ya da benliğiniz kısmen bilinçdışı yaratılmış ve artık size hizmet etmemektedir. Hangi duvarları yıkmanız gerekiyor ve tadilat sırasında dayanağınız ne olacak?

Şu anda ne tür içsel ya da dışsal geçişler yaşıyorsunuz? İçinizde ya da dışınızda neleri yeniden biçimlendiriyorsunuz?

Herhangi bir yeniden biçimlendirme çalışmasına girişirken ilk adım mevcut yapının sağlamlığını değerlendirmektir. İçsel yuvanızın katları muhtemelen hakiki benliğinizle bağlantınız üzerine oturmuyor, yarattığınız yahut size çocukluğunuzda verilmiş yanlış inançlar ya da anlaşmalar üzerinde hassas bir dengede duruyor. Kaygı, korku ve kıtlık hissine yol açan da sakat, sallantıdaki bu dengedir.

Kendinizi yeniden şekillendirmede gereken araç ve becerileri edinerek hayatınızdaki her geçiş döneminde daha fazla alan açmak, güzellik yaratmak üzere kısıtlayıcı inanç ve içsel tıkanmaları bilinçli bir biçimde alaşağı edebilirsiniz.

Bu çalışma sonrasında, yitik ya da durağanlaşmış enerjinizi geri almayı, gücünüze tümüyle sahip çıkmayı başaracak, yaşam tarafından desteklenip canlandırıldığınızı hissedeceksiniz. İçsel yuvanız dağınık, sıkışık bir mekândan yüreğiniz ve ruhunuzun ışık içinde, ferah bir yansımasına dönüşecek.