Gençlerin toplum içinde bize yaşattıkları olumsuzlukları gördükçe herkesin bu gençlerin ana-babalarını suçladıklarını görürsünüz. Hepimiz şu sözleri sıkça duyarız : Anne-babaları bu çocuklara hiç mi terbiye vermemiş? Bunların ailesi hiç mi ilgilenmiyor, böyle sorumsuzca çocuk yetiştirilir mi hiç?  Hep aile suçludur. Eğer onlar çocuklarına yeterli ve mükemmel eğitim verselerdi çocuklar böyle mi olurdu? Ah şu aileler yok mu, “saldım çayıra, mevlam kayıra” usulüyle hiç çocuk mu yetiştirilir? Evet, okulda yöneticiler ve eğitimciler onları suçlar, politikacılar onları suçlar, kanun uygulayıcıları onları suçlarlar. Hep anne-babalar suçlanır. Suçlamak kolaydır önemli olan çözüm getirmektir. Anne-babalar suçlanıyor ama onların karşılaştıkları problemlerde onlara kim yardımcı olacak. Onlar neyi yanlış yaptıklarını, nasıl yapmaları gerektiğini nereden öğrenecekler!

Maalesef anne-babalar suçlanır ama eğitilmez. Her yıl milyonlarca genç çift, en zor meslek sayılan anne-babalığı üstlenir. Tümüyle aciz ve çaresiz bir bebekten, katılımcı, üretici, iş birliğini ve insanlara yardımı seven, vatanı için çalışmaya azimli insanlar yetiştirme sorumluluğunu yüklenir. Bundan daha zor ve özveri isteyen bir meslek var mıdır? Kaç anne-baba bu meslek için eğitilmiştir? Şu an çalıştığımız işlerimizi yapabilme adına her birimiz bir eğitimden geçmişizdir. Dört, beş yıllık fakülteleri bitirmeden hiçbir işin sertifikasını bizlere veremiyorlar ama anne-baba olma sertifikası almadan çocuklar yetiştiriyoruz bunun sorumluluğunu kim taşıyacak, yalnızca anne-babalar mı?

Bu gün ergenlik çağına gelen binlerce genç kendilerine göre geçerli nedenler yüzünden anne-babalarını “işten atmışlardır”:

“Annem-babam benim yaşımdaki gençleri anlamıyor.”

“Her gece eve döndüğümde konferans dinlemekten bıktım.”

“Anne-babama hiçbir şey anlatmam. Anlatsam da anlamıyorlar.”

“Keşke annem-babam beni rahat bıraksa.”

“En kısa zamanda evden ayrılacağım. Her konuda sürekli başımın etini yemelerine dayanamıyorum.”

Bu çocukların anne-babaları, dile getirdikleri aşağıdaki sözcüklerle çocukları tarafından “işten kovulduklarının” farkına vardıklarını göstermişlerdir, artık onlar üzerinde tesir güçleri kalmamıştır.;

“On beş yaşındaki oğlumu artık hiç etkileyemiyorum.”

“Onunla uğraşmaktan artık vazgeçtim.”

“Nereye gittiğini, ne yaptığını anlatmıyor. Ona neredeydin diyorum; beni ilgilendirmediğini söylüyor.”

“Bizimle konuşmuyor. Biz konuşmaya çalışınca; “rahat bırakın beni”  diye çıkışıyor.

Neden bu kadar çok sayıda genç, anne-babalarını “düşman” olarak görmeye başlıyor? Neden bugün evlerde kuşaklar arası ayrılık bu denli yaygın? Neden toplumumuzdaki anne-babalar ve çocuklar kelimenin tam anlamıyla birbiriyle savaşıyorlar? Ne yapmamız gerekiyor?

Aile koçu olarak sizlere çocuklarınızla daha etkili iletişim kurmak, onları daha doğru yönlendirmek, onların duygu ve düşüncelerini anlayabilmek ve onları gelecekte daha başarılı, daha mutlu, daha huzurlu bireyler olarak görebilmek için sizlerle belli stratejiler paylaşıyor olacağım. Bu workshopta doğru olarak bildiğimiz fakat yanlış olarak yaptığımız birçok konuya değineceğiz.

Burada hem yanlış olarak yaptıklarınızı hem de hemen hayatınızda uygulayabileceğiniz stratejileri öğreneceksiniz. Workshopumuzun sonunda ödevler veriyor olacağım. Hem kendi gelişiminiz hem de çocuklarınızın daha başarılı, daha mutlu, daha etkili bireyler olmaları için, bu ödevleri veriyor olacağım. Siz de bunları aile ortamında uyguladığınızda hayatınızda ne gibi değişimler olduğunu, bu uygulamaların sizde ne gibi farklılıklar yarattığını fark edecek ve bunları bir sonraki hafta birlikte değerlendireceğiz.

– Değerli anne-babalar, ebeveyn olarak çocuklarınızı daha çok anlamak istiyor musunuz?

– Onların duygularını, düşüncelerini ve iç dünyalarında yaşadıklarını daha çok anlamak istiyor musunuz?

– Onlarla daha iyi iletişim kurmak istiyor musunuz?

– Onları daha doğru yönlendirmek istiyor musunuz?

– Sizi dinlesinler istiyor musunuz?

Bu sorulara evet diyorsanız; o zaman bu workshop tam size göre.